13 Nisan 2015 Pazartesi

Güven


İlk doğduğunuz günü hatırlıyor musunuz? 
Elbette hayır. Sadece yaratıldınız. Sizi yaratan sizin için her şeyi düşünerek doğmanızı sağladı. Aklınızın bile ermediği bir hal ile dünyaya geldiniz. Hiçbir korkunuz, egonuz, hırsınız yoktu. Saf, masum, tertemiz yaratıldınız. Şimdi dönüp baksanıza bir o halinize. Bir an olsun içerisinde olduğunuz her şeyden sıyrılıp hayal edin. Şu an ki aklınıza mantıklı gelmiyor değil mi?
Kıçını temizlemekten aciz zavallı bir varlıkken, şimdi kalkmış hırsları ve egoları ile boğulmuş. Sevmenin, değer vermenin, sağlığın ne olduğunu unutan yaratıklar olmuşuz. Ne kötü. Çünkü biz büyüdükçe bizimle birlikte büyüyen ilk gün kisaflığımızı bizden alıp götüren egomuz var. El âlem ne der var. Mahalle baskıları var. Korkularımız var. Hırslarımız var. Bizi bizden uzaklaştıran bambaşka birini yaratıyoruz içimizde. Hani derler ya içindeki çocuğu kaybetmeyen insanlardan zarar gelmez. Çünkü o insanların hala bir yanı saftır. Kandırırsınız, kırarsınız, elinden şekerini alırsınız. 
İlk doğduğunuz ana dönmeye çalışın. Hırslarınızın gözlerinizi kör etmesine izin vermeyin. Sevdiklerinizi daha çok sevin. Artık öyle bir dünyada yaşar olduk ki çıkarsız, yalansız, beklentisiz kimse kimseyi sevmiyor. Evrene güvenin. Sizi tüm çıplaklığınız ile yaratana güvenin. Emin olun ki “sizi yaratan, yolunuzu elbet gösterecektir.” ( şuara 78. Ayet) 
Kaygılarınız bir tarafa bırakın. Varsa kısmetinizde yel getirir, el getirir, sel getirir. Yoksa kısmetinizde yel götürür, el götürür, sel götürür. Siz ruhunuzda var olan nefesi hissedin. Keramet kulunda değil yaratandadır unutmayın.